KLASIK TEPKI: "Siraya gec kardesim" NEOKLASIK TEPKI: "Seker kardesim siraya geciver" REALIST TEPKI: "Sira var" SURREALIST TEPKI: "Sallandiracaksin bunlardan ikisini kizilay'da bak bir daha yapabiliyorlar mi?" ROMANTIK TEPKI: "Beyefendi galiba sirayi gormediniz" NATURALIST TEPKI: "Sirana gec" MODERN TEPKI: "Efendim insanimiz egitimsiz.Halbuki Avrupa da" POST-MODERN: "Sirana gec lan ayi!" UZLASIMCI: "Acelesi olmasa one gecmezdi;uzmeyin garibi" DEVRIMCI: "Alt yapi sorunlari cozulmeden halkimiz siraya gecmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek" KADERCI: "iki dakika fazla beklesek kiyamet mi kopar? Kismetse hepimizin isi gorulur" FELSEFECI (septik-kuskucu): "On ve arka kavramlari gorecelidir.O tarafin on taraf olduguna kim karar verdi?One gectigini zanneden, aslinda arkaya gecmis olabilir" KANT'CI: "Efendim algilanmayan seyler yok demektir.Bakmayin o tarafa,adam yok olur" KOTUMSER VAROLUSCU: "Herkes bir gun olecek.Onurlu bir sekilde bekleyin.Bir gun o adamda olecek" IYIMSER VAROLUSCU: "Sikmayin caninizi,su anin tadini cikarmaya calisin.Bakin ne guzel hayattasiniz ve birileri onunuze gecebiliyor" HUMANIST: "Insanlik bir butundur.Birimiz hepimiz hepimiz birimiz icin.Dolayisiyla birimiz one gecince,aslinda hepimiz one gecmis oluyoruz."

Sokrat ölüme mahkum edildiginde, esi: - Haksiz yere öldürülüyorsun, diye aglamaya baslayinca, Sokrat: - Ne yani, demis. Birde hakli yere mi öldürülseydim! Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yasayis ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliginden baska hiç olmayan kibirli bir adamla karsilasir. Ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün degildir... Magrur zengin, hor gördügü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin su karsiligi verir : - Ben çekilirim!! Bir semsiye tamircisi, yazmis oldugu siirleri incelemesi için Sheaksper' a gönderdiginde, ünlü yazarin cevabi su olur : - Dostum siz semsiye yapin, hep semsiye yapin, sadece semsiye yapin.. Meshur bir filozofa : - Servet ayaklarinizin altinda oldugu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye soruldugunda : - Ona ulasmak için egilmek lazim da ondan, demis. Dostlarinda biri, Fransiz krali 15. Lui ye : - Majesteleri, demis. Akil vergisi almayi hiç düsündünüz mü? Hiç kimse budalalari kabul etmeyecegine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral, alayli alayli gülerek : - Hakikatten enteresan bir fikir, cevabini vermis. Bu bulusunuza karsilik, sizi akil vergisinden muaf tutuyorum.Kulaklarinin büyüklügü ile ünlü Galile' ye hasimlarinindan biri :

- Efendim, demis. Kulaklariniz, bir insan için biraz büyük degil mi? Galile : - Dogru, demis. Benim kulaklarim bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir esek için fazla küçük sayilmaz mi? Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide kalkisip parmagini harita üzerinde gezdirerek : - Önce surasini almaliydiniz, sonra buradan geçerek ötesini zapdetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye baslayinca, Napolyon : - Evet, demis. Onlar parmakla alinabilseydi dedigin gibi yapardim. Bir toplantida bir genç M. Akif 'i küçük düsürmek için : - Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demis. M. Akif hiç istifini bozmadan su cevabi vermis : - Evet, biryeriniz mi agriyordu? Idam edilmek üzere olan bir mahkuma : - Diyecegin bir sey var mi? diye sorduklarinda : - Bu bana iyi bir ders oldu!! Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanli padisahi gibi sefere çikacagi yerleri gizli tutarmis. Bir sefer hazirliginda, vezirlerinden biri israrla seferin yapilacagi ülkeyi sorunca, Yavuz ona : - Sen sir saklamayi bilir misin? diye sormus. Vezir : - Evet hünkarim, bilirim dediginde, Yavuz cevabi yapistirmis : - Bende bilirim. Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarinda ilerlerken, kesfe gönderdigi askerlerden biri huzuruna gelip telasla : - 300 bin kisilik düsman ordusu bize dogru yaklasiyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek söyle der: Bizde onlara yaklasiyoruz. Bir filozofa sormuslar: Sansa inanirmisiniz? Filozof: Evet, yoksa sevmedigim insanlarin basarisini

Degisik ulkelerden gelmis insanlar, ayni masada, birer kadeh sarap ismarlarlar. saraplar gelince bakarlarki, herbirinin kadehinde bir karasinek vardir; Isvecli; ayni kadehte yeni sarap getirilmesini ister. Ingiliz; yeni kadehte, yeni sarap ister. Finlandiyali; sinegi kadehten alir ve sarabi icer. Rus; sarabi sinekle icer. Cinli; sinegi yer, fakat sarabi icmez. Yahudi; sinegi yakalar ve cinliye satar. Yunanli; sarabin ucte ikisini icer ve yeni sarap ister. Norvecli; sinegi yakalar ve yem olarak kullanmak uzere baliga cikar. Irlandali; sinegi ezerek saraba karistirir ve ingilize ikram eder. Iskoc; farkinda olmadan sarabi sinekle icer, sinek bogazina takilinca, -Allah kahretsin simdi ictigimi kusacagim ! der. Amerikali; Lokantaya tazminat davasi acar ve 65 milyon dolar tazminat talep eder.

Bir kac yil once, Seattle Ozel Olimpiyatlarinda, tumu fiziksel ve zihinsel ozurlu olan dokuz yarismaci, 100 metre kosusu icin baslama cizgisinde toplandilar. Baslama isareti verilince, hepsi birlikte basladilar, bir hamlede baslamadilar belki ama yarisi bitirmek ve kazanmak icin istekliydiler. Yarisma baslar baslamaz iclerinden genc bir delikanli tokezleyip yere dustu ve aglamaya basladi. Diger sekiz kisi oglanin aglamasini duydular. Yavasladilar ve geriye baktilar. Sonra hepsi yonlerini degistirdiler ve geriye donduler ve oglaninin yanina geldiler. Iclerinden Down Sendrom'lu bir kiz egilip oplani optu ve "Bu onun daha iyi olmasini saglar" dedi. Sonra dokuzu birden kolkola girdiler ve bitis cizgisine dogru hep birlikte yuruduler. Stadyumdaki herkes ayaga kalkip dakikalarca onlari alkisladi. Orada bulunan insanlar hala bu oykuyu anlatiyorlar. Neden? Bu hayatta onemli olan sey, kendimiz icin kazanmaktan cok daha otede olan bir seydir. Bu hayatta onemli olan, yavaslamak ve rotanizi degistirmek anlamina gelse bile digerlerinin de kazanmasi icin yardim etmektir.

 

Genc Macar Sanatci Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen'in portresini yapmak icin gorevlendirilmisti.Gorev ozellikle zordu, cunku Kelen sadece uc kisa poz vermeye razi olmustu.Sonucta, Sebesy portrenin cogunu ezberden yapmak zorunda kalmisti. Kisitlamalara ragmen, Sebesy portrenin Kelen'e yeterince benzedigi gorusundeydi.Ancak, Kelen ayni fikirde degildi.Kibirli milyoner resmin kendisine benzemedigini one surerek portrenin parasini odemeyi reddetti.Genc ressam resmini yapabilmek icin saatlerce titizlikle calismisti, ve birdenbire bunu gosterecek hic bir seyi olmadigini fark etti. Milyoner studyodan ayrilirken, sanatci bir ricada bulundu," Portreyi size benzemedigi icin reddettiginiz belirten bir mektup yazabilir misiniz?" Kelen bu kadar kolay kurtulduguna sevinerek razi oldu.Aylar sonra, Macar Sanatcilari Dernegi, Budapeste Guzel Sanatalr Galerisinde sergi acti.Kelen' in telefonu calmaya basladi.Biraz sonra galeriye geldiginde Sebesy'nin yaptigi portresinin, uzerinde "Bir Hirsizin Portresi " etiketiyle teshir edildigini gordu. Magrur milyoner resmin indirilmesini istedi.

I

Mudur reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edecegi icin dava acmakla tehdit etti.Bunun uzerine mudur Kelen'in resmin kendisine benzemedigi icin almayi reddettigini belirten imzali mektubunu cikardi. Milyoner artik resmin parasini odeyip almaktan baska care > > kalmadigini anlamisti.Genc sanatci sadece son gulen olmakla kalmamis, ayni zamanda guclugu karli bir alisverise dondurmustu.Cunku milyoner resmi almaga kalktiginda fiyatin eskisinden on kat daha fazla oldugunu gormustu. Gordugunuz gibi, gucluklere teslim olmayi kabul etmemisti.Bunun yerine ofke ve aciya teslim olmaktansa yaratici ve yararli bir kapi acacak bir yol dusundu.Kisaca ressam degerli bir prensip kesfetmisti : Yeni firsatlar bizi genellikle sikintili anlarda ziyaret eder, cunku bir kapi kapanirsa, baska bir kapi acilir.

Dr.Charles C.Lever

Duvari Asamiyorsan Bir Kapi Ac

II

KEDI NEDIR?

1. Kedi cani ne isterse yapar. 2. Kedi sizin sozunuzu pek dinlemez. 3. Kedinin ne yapacagi onceden kestirilemez 4. Sizin yanliz olmak istediginiz anlarda kedi oynamak ister 5. Sizin oynamak istediginiz anlarda kedi yanliz olmak ister. 6. Kedi her miyavladiginda ilgilenmenizi ister 7. Kedinin ruh hali cok degiskendir.

SONUC: Kediler yumusacik tuylerin altina saklanmis kadinlardir

KOPEK NEDIR?

1. Kopek evde gozune bir yer kestirir ordan onu kaldirmanin imkani yoktur 2. Kopek icerki odada bir cips pakedi acsaniz sesi duyar, ama ayni odada siz ona bisey soylediginizde duymaz 3. Kopek ayni anda hem aptal hem sevimli gorunebilir 4. Kopek siz mutsuzsaniz ulumaya baslar 5. Siz oynamak istediginizde kopek de oynamak ister 6. Siz yanliz kalmak istediginizde kopek yine de oynamak ister 7. Kopek esyalarini her tarafa birakir. 8. Kopek agziyla igrenc seyler yaptiktan sonra sizi opmeye calisir 9. Kopek sizinle tanisir tanismaz hemen ilgi bekler SONUC: Kopekler yumusacik tuylerin altina saklanmis erkeklerdir

REKLAM, Gercegi bir bakima da bir baska türde süslemek hayal ettirmektir. REKLAM, Gercegi iyimser bir acidan dile getirmektir... Brooklyn köprüsünde, bir bahar günü , kör bir adam dilencilik yapiyormus. Dizlerinin dibine bir tabela koymus. Uzerinde "DOGUSTAN KOR" yazili imis. Herkes dilencinin önünden gecip gidiyormus. bir REKLAMCI bunu görmüs. Tabelayi almis arkasina bir seyler yazmis, oldugu yere tekrar birakmis. Ne olduysa olmus..... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yaziyi okuyan herkes, baslamis dilencinin önündeki sapkaya, habire para atmaya.... Bir cümle yetmis, onca kisiyi etkilemeye ve dilencinin sapkasinin kisa sürede agzina kadar parayla dolup tasmasina... "GUZEL BIR BAHAR GUNU... AMA BEN BAHARI GORMUYORUM.

Dünyada iki erkek var Her zaman karsima çikan Biri sevdigim adam Ötekisi beni seven. Birisi karanlik gecelerimin Düslerinde bile can evimdedir Öbürü kalbimin önünde bekler Bekler durur ama açilmaz kapi. Birinin sadece solugu yeter Beni mutluluga ullastirmaya Öteki ömrünü bagislar bana Kalkip geri vermem bir saatimi Birisi kanimin sicakliginda Askin öz türküleriyle yasar Öbürü can sikici günlerim içinde Umutsuz kosar. Her kadin bu ikili yasami tadar Sevilenle seven arasinda Ama bir kez kek kisi olur o iki insan Yalniz bir kez her yüzyilda.

Tove Ditlevsen (d. 1918)

Iyice konsantre olun ve iyi dusunun....... Sorular...... 1. Sevgilinizin evine dogru yuruyorsunuz... Oraya varmak icin 2 yol var, biri kisa yol ama cok kalabalik ve kasvetli... digeri ise uzun yol ama yururken harika manzaralar ve hos seyler gorebileceginiz bir yol.... bu 2 yoldan hangisini sececeksiniz? 2. Yol uzerinde 2 gul agaci goruyorsunuz... birinde kirmizi guller birinde beyaz guller var...sevgilinize 2 agactan da topladiginiz 20 tane gul gotureceksiniz hangi agactan kacar adet gul toplarsiniz? (20 tanesi ayni renk de olabilir, ikisinin karisimi da olabilir kacar tane aldiginizi aklinizda tutun) 3. Sonunda eve variyorsunuz..... aileden biri kapiyi aciyor... sevgilinizi onlarin seslenip cagirmasini mi beklersiniz yoksa iceri girip kendiniz mi yanina gidersiniz? 4. Sevgilinizin odasina girdiniz....ama iceride kimse yok...gulleri birakacaksiniz... pencere kenarina mi yatagin uzerine mi? 5. Birlikte guzel bir aksamin ardindan gece onlarin evinde kalacaksiniz ve yatma zamani geldi....ikiniz ayri odalarda uyumaya gidiyorsunuz... sabah olunca ona bakmak icin odasina gidiyorsunuz.... peki sizce uyuyor mu uyanmis mi? 6. Simdi eve donme vakti.... geri donerken bu sefer kisa ve kasvetli yolu mu sececeksiniz uzun ve hos manzarali yolu mu?

YANITLAR 1. Burada yol sizin ask hakkinda tutumunuzu gosteriyor... Kisa yolu sectiyseniz cabuk ve kolay asik oluyorsunuz, uzun yolu sectiyseniz aski agirdan aliyor ve kendinizi kolay kaptirmiyorsunuz 2. Kirmizi gullerin sayisi iliskinizde ne kadar verici oldugunuzu gosteriyor, beyaz gullerin sayisi ise ne kadar alici oldugunuzu.....mesela 18 kirmizi gul ve 2 beyaz gul topladiysaniz siz %90 vermeye ve karsiliginda %10 almaya razi oluyorsunuz 3. Bu soru iliskide sorunlara karsi nasil davrandiginizi gosteriyor..Sevgilinizi aileden birisinin cagirmasini istediyseniz, siz sorunlarin uzerine gitmiyor onlarin bi sekilde kendiliginden cozulmesini bekliyorsunuz... Sevgilinizin yanina kendiniz gittiyseniz sorunlarin uzerine gidip cozene kadar mucadele etmeyi seciyorsunuz 4. Gulleri biraktiginiz yer sevgilinizle ne kadar cok gorusmek istediginizi gosteriyor... yataga birakilan guller ona doyamadiginizi, pencere kenarina birakilan guller ise araya mesafe koymaya çalistiginizi gosterir... 5. Onu uykuda mi uyanik mi tahmin ettiginiz, ona karsi tavrinizi gosteriyor... sevgilinizi uykuda tahmin ettiyseniz onu oldugu gibi kabul ediyorsunuz.. uyanmis tahmin ediyorsaniz onun degismesini istiyorsunuz demektir... 6. Ve geri dönüste nasil bir yol sectiginiz, aski ne kadar uzun yasadiginizi gosteriyor... kisa ve kasvetli yolu sectiyseniz asktan cabuk bikiyorsunuz...uzun ve hos manzarali yolu sectiyseniz aski doya doya ve uzun sureli yasiyorsunuz demektir

II
I
I
II

Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yasadiginizi, gunler, kizgin kuller gibi butun duygularinizi kavurup oldurerek mi geciyor uzerinizden, arzuyla dudaginizi isirdiginiz olmuyor mu hic, bir muzik sesiyle soyle bir koltugunuzda dogruldugunuz, aniden bir yaz yagmuru gibi bosaniveren sebepsiz sevinclere inanmiyor musunuz, bir agac golgesinde bir an durmak, bir aksam ustu denize baktiginizda bu sonsuz sularin kipirtisina sasmak yok mu artik, elele tutusmak, bir avucun bir baska avuca dokunmasinin yarattigi urperti de hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bitti mi bu macera, cekildiniz mi hayattan, hayatin sizin bulunmadiginiz yerlerde yasandigina mi inaniyorsunuz, daha bitmeden bitirdiniz mi her seyi, yorgun ruhunuz yeni coskular icin hazir hissetmiyor mu kendini. Delirdiniz mi siz? Su kosebasinda karsiniza ne cikacagini ne biliyorsunuz, biliyorum genellike kose baslarindan aclik, aci ve olum cikiyor karsiniza ama kimbilir, belki eski bir dosta, belki guzel bir kadina, belki okunmus kitablar satan bir sahafa da rastlayabilirsiniz, bir piano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli turkusu acik bir pencereden, bir sogut agaci gorebilirsiniz cocukken kabugundan duduk yaptiginiz, dans adimlariyla yuruyen bir cift bacak geciverir onunuzden,

bir oglan bir islik calabilir, hatta siz bile calabilirsiniz. Ne sevinci, ne hayati, ne eglencesi para yok ki diyorsaniz eger ve eglenmek icin paranin gerekliligine bu kadar inaniyorsaniz, emin olun paraniz oldugunda da eglenemezsiniz, para eglenmeyi cesitlendirir sadece ama eglenceyi yaratamaz, opusmek parayla degil, sarki mirildanmak parayla degil, acaba o simdi ne yapiyor diye dusunmek parayla degil, tv'de iyi bir film seyretmek parayla degil, sizin icin demlenmis bir bardak cayi, bu benim icin yapildi diye neredeyse gururla alip, bardagi ince belinden sikica kavrayip icmek parayla degil. Bir tabak semizotunu sevincle paylasabilirsiniz ve hic bir pahali lokantada bulamayacaginiz bir tad alirsiniz, eger bir tabak yemegi paylastiginiz, paylasmak istediginiz insansa. Hayat diye bir sey var. Sadece sizin olan, sadece size ait, icinde sadece sizin gordugunuz cicekler acan, yalnizca sizin muziklerinizin caldigi bir bahce var, sokmayin oraya oyle herkesi, ciceklerinizi baskalarinin capalamasini beklemeyin, sarkilarinizi baskalarina soyletmeyin, anladik ahmakliklar oluyor, aptalca kararlar veriliyor, hepinizin hayatindan bir seyler caliniyor, hayallerinizi teker teker buduyorlar, umitlerinizi olduruyorlar, caresiz birakiyorlar sizi, yenildiniz belki de, yenilginin agir yaralarini tasiyorsunuz ruhunuzda ama gene de bir hayatiniz var sizin, sadece size ait bir bahceniz, durup soluklanacaginiz, yaralarinizi ciceklerini seyredebileceginiz bir bahce,
sogukta bir bira icebilirsiniz, bir agacin golgesinde durabilirsiniz bir an, sabaha karsi uyanip her ay yeniden dogan hilale bir bakabilirsiniz, cok sevdiginiz bir kitabi bir daha karistirabilirsiniz, asik olabilir ya da asik olmayi dusunebilirsiniz. Sevdiklerinizi ozleyebilir ve bir gun yeniden kavusabileceginizi hayal edebilirsiniz, geceleri agaclarin daha degisik koktugunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat edebilirsiniz, sevgilinizi cirilciplak soyup evde oyle dolastirabilirsiniz, saclarinizi her zamankinden daha degisik kestirebilir, evinize bir gun de baska bir yoldan gidebilirsiniz, aliskanliklarinizi degistirmek icin kendinize karsi muthis bir savas acabilirsiniz. Hayat diye bir sey var, her zaman size kesfedilecek genis alanlar birakan, ne kadar yasarsaniz yasayin daima bilmediginiz, kuytularina sokulamadiginiz bir hayat, sadece size ait bir hayat. Biliyorum dertler cok, ahmakliklar yapiliyor, sikintilar bitmiyor, gunler birbiri ardina burusup eskiyor, yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksiniz peki? Hayal kurmayacak misiniz, cilginca sevismeyecek misiniz, bir daha opusmeyecek misiniz, agaclara bakmayacak misiniz, denizlere sasmayacak misiniz, ani ve sebepsiz sevinclere inanmayacak misiniz, bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceginiz kadar lezzetli olabilecegini hic dusunmeyecek misiniz, sizin icin demlenmis bir bardak cayi bardagi belinden kavrayip icmeyecek misiniz her seyi. Delirdiniz mi siz? Hayat diye bir sey var, evet orada, elinizin hemen yaninda duruyor."
I
II
III

Telefonda hemen hemen hergün kimbilir kaç kez kullandigimiz"Alo"sözcügü,gerçekte bir sevgilinin kisaltilmis adidir.Sevgilinin tam adi Allessandra Lolita Oswaldo'dur.Bu sevimli genç kiz, telefonu icat eden A.Graham Bell'in sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince ilk hatti sevgilisinin evine çekmisti. Atölyesinde telefon çalinca arayanin Allessandra Lolita Oswaldo'dan baskasi olamayacagini bildiginden Graham Bell, telefonu açar açmaz "Allessandra Lolita Oswaldo" diyordu. Bell,zamanla sevgilisine, adini kisaltarak hitap etmeye basladi ve telefonu her açisinda onu "Ale Lol Os" diye karsiladi.Çalismalari uzadikça Graham Bell ,sevgilisinin adini daha da kisaltti ve one iki heceli bir ad buldu. Bu kisa ad "Alo" idi. Allessandra Lolita Oswaldo, gelistirip tüm kente yaymaya çalistigi telefondan baska birsey düsünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsiz olmaya baslayinca Graham Bell'i telefonuyla basbasa birakip onu terketti. Yasli Bell, sevgilisinin birgün onu arayacagii umuduyla telefonun basindan ayrilmadi. Kentte çekilen telefon hatlarinin sayisi da giderek artmaya baslamisii. Graham Bell'i artik baska kisiler de ariyordu.Fakat o telefonun her çalisinda kendisini sevgilisinin aradigini sanarak telefonunu "Alo" diyerek açiyor ve artik herkes "Alo" diyordu. O günlerde hemen herkes telefonu açtiklarinda Alexander Graham Bell'in anisina saygi olarak "Alo" demeye basladi. Bugün tümümüzün kullandigi "Alo" sözcügü iste o günlerden uzanmaktadir günümüze.

 

BIR ZAMANLAR ÇOK ÇABUK ÖFKELENEN VE BU YÜZDEN HIÇ ARKADAS EDINEMEYEN KÜÇÜK BIR OGLAN VARMIS.BABASI ONA BIR KESE DOLUSU ÇIVI VERMIS VE HER ÖFKELENDIGINDE, BAHÇE KAPISINA BIR ÇIVI ÇAKMASI GEREKTIGINI SÖYLEMIS.OGLAN DAHA ILK GÜN KAPIYA 37 ÇIVI ÇAKMIS.ILERLEYEN HAFTALARDA, ÖFKESINI KONTROL ETMEYI ÖGRENDIKÇE, KAPIYA ÇAKTIGI ÇIVILERIN SAYISI DA HER GEÇEN GÜN AZALMIS.GÜN GELMIS, ÖFKESINI KONTROL ETMENIN, KAPIYA ÇIVI ÇAKMANIN DAHA KOLAY OLDUGUNU KESFETMIS.VE BIR GÜN ÇOCUK, ÖFKESINE KAPILMAMAYI ÖGRENMIS.KOSUP BABASINA DURUMU ANLATMIS VE BABASIDA ONA,ÖFKESINE HER HAKIM OLUSUNDA, KAPIDAN BIR ÇIVI ÇIKARTMASINI SÖYLEMIS.GÜNLER GEÇMIS VE OGLAN BABASINA, KAPIDAKI TÜM ÇIVILERIN SÖKÜLDÜGÜNÜ ANLATMIS.BABASI DA ONU ELINDEN TUTUP, BAHÇE KAPISININ YANINA GETIRIP, SÖYLE DEMIS;"aFERIN OGLUM, ÇOK SEY BASARDIN AMA BIR BAK, KAPININ ÜSTÜ DELIK DESIK OLDU.BU KAPI ASLA ESKISI GIBI OLMAYACAK.ÖFKEYLE SÖYLEDIGIN SÖZLER, TIPKI BU DELIKLER GIBI IZLER BIRAKIR.BIR INSANA BIÇAK SAPLAYIP, SONRA ÇEKIP ALABILIRSIN AMA ÜST ÜSTE NE KADAR ÖZÜR DILERSEN DILE, YARA HALA ORADADIR.

 

Tüm siniftakiler bir agizdan "Hayir" diye bagirdilar. "Güzel" dedi profesör ve kürsünün altina egilerek bir sürahi su aldi ve kavanoz agzina kadar doluncaya dek suyu bosaltti. Sonra ögrencilerine dönerek "Bu deneyin amaci neydi" diye sordu. Uyanik bir ögrenci hemen "Zamanimiz ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayirabilecegimiz zamanimiz mutlaka vardir" diye atladi. "Hayir" dedi profesör, "bu deneyin esas anlatmak istedigi "Eger büyük taslari bastan yerlestirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir zaman kavanozun içine koyamazsin" gerçegidir". Ögrenciler saskinlik içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti: "Nedir hayatinizdaki büyük taslar? Çocuklariniz, esiniz, sevdikleriniz, arkadaslariniz, egitiminiz, hayâlleriniz, sagliginiz, bir eser yaratmak, baskalarina faydali olmak, onlara bir sey ögretmek! Büyük taslariniz belki bunlardan birisi, belki bir kaçi, belki hepsi. Bu aksam uykuya yatmadan önce iyice düsünün ve sizin büyük taslariniz hangileridir iyi karar verin. Bilin ki büyük taslarinizi kavanoza ilk olarak yerlestirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsiniz, o zaman da ne kendinize, ne de çalistiginiz kuruma, ne de ülkenize faydali olursunuz. Bu da iyi bir is adami, gerçekte de iyi bir adam olamayacaginizi gösterir". Profesör, ders bittigi hâlde konusmadan, oturan ögrencileri sinifta birakarak çikti..

Asagidaki gerçek hikâye Kellog Business School'da (Northwestern Üniversitesi) Is Idaresi mastir ögrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasinda geçer: Profesör sinifa girip karsisinda duran dünyanin en seçilmis ögrencilerine kisa bir süre baktiktan sonra, "Bu gün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karisik bir sinav yapacagiz" dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altindan kocaman bir kavanoz çikartti. Arkadan, kürsünün altindan bir düzine yumruk büyüklügünde tas aldi ve taslari büyük bir dikkatle kavanozun içine yerlestirmeye basladi. Kavanozun daha baska tas almayacagina emin olduktan sonra ögrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Ögrenciler hep bir agizdan "Doldu" diye cevapladilar. Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altina egilerek bir kova micir çikartti. Miciri kavanozun agzindan yavas yavas döktü. Sonra kavanozu sallayarak micirin taslarin arasina yerlesmesini sagladi. Sonra ögrencilerine dönerek bir kez daha "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Bir ögrenci "Dolmadi herhâlde" diye cevap verdi. "Dogru" dedi profesör ve gene kürsünün altina egilerek bir kova kum aldi ve yavas yavas tüm kum taneleri taslarla micirlarin arasina nüfuz edene kadar döktü.Gene ögrencilerine döndü ve "Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu.
HayatImIzdakilerin yeri
Hayat diye birSey var
Telefonu açtIGImIzda neden "alo" diyoruz biliyor musunuz?
Tepki türleri
Tarih boyunca hazIr cevaplar
BIçak
Sarap içme adetleri
Reklam
Ibret
Bir hIrsIzIn portresi
Iki erkek
Cats and dogs
Test